24 Ağustos 2011 Çarşamba

Annelik


Resim yazısı ekle

Oğlumu çok özledim. İki gündür anneannesinde kalıyor. Çalışan biri olarak mecburen annem bakıyor oğluma. Pazar günü ilk defa sinemaya götürdük. Arabalar filmine, pek mutlu oldu. Yanlız sanki kırk yıldır sinemaya gidiyormuş gibi rahattı. Biz önce tedirgin olduk karanlıktan filan rahatsız olurmu diye. Gayet rahat kuruldu koltuğuna aldı mısırını eline keyifle filmini izledi. Kahkahalar atarak ev rahatlığında hemde, bizim arada uyarmalarımızı dikkate almadan. "Kocaman televizyonmuş" diyede yorum yaptı. Filmden çıktıktan sonra annemlere gittik. Efe orada kalacağını anladı tabi mızırdanmaya başladı. "Yukarıya çıkmayalım annecim, arabada bekleyelim" dedi durdu. Yukarıya çıktığımızda orada kalacağını biliyor çünkü. Yolda uyudu fakat eve çıkarken uyandı. Hissetti tabi daha uyurmu, yatağına yatırdım ama uyumadı bir şey bahane ederek yanından ayrıldım. İçim parça pinçik olarak çıktım evden. Yaptığım çok yanlış biliyorum ama buna mecburum, söylesem kabul etmeyecek. Tabi biraz sonra bakmış ben yokum basmış yaygarayı. Annem "nerdeyse çağıracaktım sizi" dedi, o derece. Vantilatörle oynamayı çok seviyor annem hemen onu çıkarmış gecenin bir yarısı, saat yarım. Susmuş sonra. Anne olmak çok zor zanaatmış. Vicdanıma bir türlü anlatamıyorum bazı şeyleri, mantığım duruyor. Çalıştığım için suçluyorum kendimi oğluma ihanet ediyormuşum gibi geliyor. Aslında önemli olan çok vakit geçirmek değil, kaliteli vakit geçirmek. Bunuda yaptığıma inanıyorum. Oğlumla bir aradayken her şeyi yapıyoruz. Oynuyoruz, yemek yiyoruz, televizyon izliyoruz, bisiklete biniyoruz (tabi sadece o biniyor:)), müzik dinliyoruz, kitap okuyoruz,uyuyoruz, parka gidiyoruz, ev temizliyoruz, bulaşık yıkıyoruz, ütü yapıyoruz.... daha neler neler. Ama nasıl bir işse vicdanım genede rahat değil. Ben evde kaldığım zaman "annecim benimle mi kalıyorsun" diyor. "Annecim keşke hafta sonu bu kadar olsaydı" diyip beş parmağını da açıp bana gösteriyor. Evde iş yaptığım zaman biraz uzarsa iş güç saçmalığı "annecim yorulmuşsundur gel dinlen, otur biraz" diyor.  İşleri olduğu gibi bırakıp oğluma vakit ayırıyorm. Ben toz alırken bir bezde Efe alıyor, maksat beraber birşeyler yapmak, büyük keyif alıyor. Beraber olalımda ne olursa olsun mantığı. Evde bir kuyruğum var yani. Bizi birbirimize bağlan büyük, yüce bir kuyruk:). Ben nereye Efe oraya, peşimden ayrılmıyor. "Annecim ben de sana yardım edebilir miyim" diye dolanıyor:))) Bazen çok yorgun oluyorum biraz dinlenmek için odama gidiyorum. "Annecim neren ağrıyor, ben seni iyileştiririm diye bir başlıyor. İğne yapıyor, ilaç içiriyor (bazen acı ilaç veriyor-bazen tatlı ilaç), krem sürüyor, ateşimi ölçüyor, ateşim düşmüyor tekrar ilaç veriyor, herhalde ateşim düşmediği zaman acı ilaç veriyor daha etkili oluyor..." dinlenmek şurda dursun, sorularına cevap vermekten helak oluyorum. Bitip tükenmek bilmeyen enerjisine hayran kalıyorum. Nazarım değmesin diye de arada dualar okuyorum, maaşallah maaşallah diyorum:)) Kırkbinkere maaşallah oğluma.

Annelik; bir-iki saat uykuyla durabilmektir. Bebeğinin kaç damla sütle doyabildiğini bilmektir. Topuğundan kan alırken salya sümük ağlamaktır. Bütün hayvan taklitlerini en iyi yapandır.:)) Yavrusunun tırnaklarını keserken üşür mü diye tırnak makasını ısıtmaktır annelik. Uyuduğunda yanına alıp, yavrum uyanmasın diye yattığın gibi kalkmaktır annelik. Emerken ısırdığında ona kızdığını sanmasın diye ciğerinize çöken acıyı yutmaktır annelik. Kokusu sinmiş diye bütün gün elin burnunda dolaşmaktır annelik. Hayata komplekslerinden arınmış olarak gülümseyebilmektir annelik. Koşulsuz ve karşılıksız tek sevginin evlat sevgisi olduğunu fark etmektir annelik. Ve her gece tanrıya yavrumdan beş dakika fazla ömrüm olmasın diye yalvarmaktır.

 Sabırlı olmak dileğiyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder