Ağlıyoruz…
Bayraklar ellerimizde, hüznümüz yüreğimizde
Gözümüzde yaş.
Döküldük sokaklara; kahrolsunlar arkadaş.
Yas tutuyor ırmaklar, ormanlar, dağlar…
Sizi nasıl… nasıl unutsunlar.
Bulutlar ağlıyor, analar yanıyor..
Türkiye haykırıyor…
Rüzgar Fatiha götürüyor şehidimin kabrine
Toprak bağrına basmış incitmiyor…
Bayramlar bayram olsun dedik
Bayram arefesine yasla girdik
Uğurluyoruz yüreklerimiz dağlanarak,
Hakkımız helal olsun, başımız sağolsun…
Ağlamak, dövünmek hiç bir fayda etmiyor işte, etmeyecekte. Duyarlı olacaksın, herşeyi devletten beklemeyeceksin. Ama hep başkalarından bekleriz, kendimizde hiç suç bulmayız. Savaşmak, mücadele etmek sadece dağda silahla olmaz. Eğitimle olur, vatan sevgisiyle olur. Bugünün çocukları yarının gençleri. Çocuklarımızdan başlamalıyız. Doğuda okul yok, öğretmen yok, kitap yok. Buradaki çocuklar ne olacak dağa çıkacak. Doğuda bir okulda görev yapan bir öğretmen "kütüphane yok" diyor, "kitap yok" diyor. Kaçımız o okulun adresini alıp kitap temin ediyoruz. Kaçımız orada muhtaç çocuklara yardım ediyor. Bugün polisimize taş atan çocuklar yarın silah sıkıyorlar. Çocuk diyoruz yarın silah sıkacak demiyoruz. Doğuya gezmeye bile gitmekten çekiniyoruz, niye orası da Türkiye'nin bir parçası değilmi. Bir ağacı köklerinden kesersen kurumaya mahkumdur. Sorunları kökten halletmek gerekiyor. Mesela okullarda kitaplar toplansın her ilin bir deposu olsun, oralara gönderilsin. Köy okulundaki öğretmenler kitapları oradan temin etsin. Bu sürekli olsun. Yine bir arkadaşım anaokulunda "oyuncak yok" diyor. İlk öğrenme oyunla başlıyor. Efe'ye sözle söyleyerek yaptıramadığım şeyleri oyunla, oyuncakla yaptırıyorum. 0-6 yaş grubunda oyun iyi bir öğrenme şekli. Doğudaki çocuklar çocuk gibi büyümüyor. Terörün içinde büyüdükleri için belkide onlara çok normal geliyor. Askeri de düşman görüyor. Aileler öyle yetiştiriyor. Aslında teröristler onları askerlerden koruyor biliyor. Şimdi bu çocuk büyüyünce ne olacak. Sen batıdaki çocuğa her imkanı sağla, interneti olsun, okulu, öğretmeni, kitabı olsun. Ayrımcılık ilk yaşlarda başlıyor işte. Doğudaki orayı ayrı bir devlet olarak görüyor, öyle büyüyor. Aynı memleketin çocukları karşı karşıya geliyor, kurşun sıkıyor. Dış devletler bizi birbirimize düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Cahil, yoksul insanları kandırıp eğitim veriyorlar. Bizim insanımızı bize karşı kışkırtıyorlar.
Cahiliz diyorlar, öğretmenleri öldürüyorlar, okulları yakıyorlar; hastayız devlet bakmıyor diyorlar doktoru öldürüyorlar; yolumuz yok diyorlar mühendisleri kaçırıyorlar; özgür değiliz diyorlar askerimize kurşun sıkıyorlar...
Savaşın, şiddetin dilinin ağır bastığı, gencecik bedenlerin toprağa düşmeye devam ettiği bu kasvetli ortamda insanlar ölüyor, insanlık ölüyor. Hiçbir sözün kıymeti kalmıyor. Sesimiz silahların sesinden daha yüksek çıksın artık, kan ve gözyaşını çoğaltmaktan başka bir işe yaramayan silahlar sonsuza kadar sussun; barışı ve bir arada yaşamayı konuşalım. Barış ve kardeşliği toprağa gömmeye bir son verelim... Barış haberleri okuyalım manşetlerde; kaç şehit verdik değil.
BARIŞ DİLİYORUM...
Cahiliz diyorlar, öğretmenleri öldürüyorlar, okulları yakıyorlar; hastayız devlet bakmıyor diyorlar doktoru öldürüyorlar; yolumuz yok diyorlar mühendisleri kaçırıyorlar; özgür değiliz diyorlar askerimize kurşun sıkıyorlar...
Savaşın, şiddetin dilinin ağır bastığı, gencecik bedenlerin toprağa düşmeye devam ettiği bu kasvetli ortamda insanlar ölüyor, insanlık ölüyor. Hiçbir sözün kıymeti kalmıyor. Sesimiz silahların sesinden daha yüksek çıksın artık, kan ve gözyaşını çoğaltmaktan başka bir işe yaramayan silahlar sonsuza kadar sussun; barışı ve bir arada yaşamayı konuşalım. Barış ve kardeşliği toprağa gömmeye bir son verelim... Barış haberleri okuyalım manşetlerde; kaç şehit verdik değil.
BARIŞ DİLİYORUM...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder