7 Ekim 2011 Cuma

Mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilmek...

"Küsmek için bahaneler arayacağına, sevmek ve sevilmek için çareler ara" demiş Hz. Mevlana.

Ne güzel demiş büyük düşünür. Küsmek için hep bir bahanemiz var. Aslında sevmek ve sevilmek kadar güzel bir şey yok dünyada. İçimizdeki bu duygular olduğu sürece, oturup konuşmayı öğrenmedikçe küsmeye devam ederiz. Küsmekten nefret ediyorum aslında, kin duymak doğama aykırı ama öyle şeyler oluyor ki hayatın içinde; her şeyden, bütün insanlardan nefret ediyorum, küsüyorum herşeye. Küstükçe kararıyor içim, kömür oluyor içimde tüm sevgim, içtenliğim, fedekarlığım....Küsmek çok cahilce bir davranış geliyor bana, hiç bir faydası olmuyor. Kavga etmek bile daha akıllıca, o sırada düşüncelerini söyleyebiliyorsun, salya sümük ağlıyorsun belki ama en azından derdini ifade ediyorsun. Küsmek herşey bitmiştir anlamına geliyor. O halde küsüyorsan ömür billah konuşmayacaksın, bir araya gelmeyeceksin. Bu mümkün değilsede küsmeyeceksin. Geminin içindeki su değil, altındaki su olacaksın. Küsmek için bahane aramayacaksın, çözüm bulacaksın. Küsmek işin en kolayıdır. Konuşmaktan, kavgadan korkan küser bence. Ağaç dalındaki meyvesi onu aşağıya çekiyor diye küsecekmi  şimdi, tüm meyvelerini bıraksın o zaman teker teker. Yok öyle zor da olsa taşıyacak o meyveleri. Belki dalın ağırlığından yere koyacak başını ama taşıyacak meyvesini. Hayatta iyi günler de oluyor, kötü günlerde, bırakıp gitmek yerine mücadele edeceksin. Küsmek yaşamı geriye alır bence, ilerleyemezsin.

Belki arada bir kendinle kalmak, uzun uzun düşünmek iyi olur ama küsmek asla. Hiçbir şekilde onaylamıyorum küsmeyi, küsüp gitmeyi...Küsmeyi huy edinenlere de çok kızıyorum, kabul edemiyorum.

Üzüm olgunlaşmadığında suyu acıdır, olgunlaştığında tadı bal olur. O zaman olgunlaşmasını beklerim, sabırla beklerim. "Sabır genişliğin anahtarıdır" demiş yine büyük düşünür Hz. Mevlana.

Eğer küseceksem Efe gibi küsmeliyim. Mesela istediği bir şeyi yapmadım, itiraz ettim. Çok sinirleniyor, kendince kızıyor bana, söyleniyor. "Seni sevmeyeceğim bir daha" diyor. "Küsüyorum işte" diyor. Suratı ekşiyor, yüzü düşüyor... Ama yaptığım ilk güzel şeyde mutlu oluyor, hiçbir şey olmamış gibi neşesi yerine geliyor. Biraz önceki olayı çoktaaaaan unutmuş oluyor. Hakikaten bilmenin de bulmanın da alameti “gönül vermek”tir. Gönül vermek; aşkla sevmek, hesapsız bağlanmak, tereddütsüz teslim olmaktır. Bir çocuk masumluğuyla ...

Her zaman mümkün olmuyor işte... İçimdeki çocuğu küstürüyorlar. 

Mutluluk benimle, elem yok olsun...

Barış dolu günlerime...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder